Kurtuluş Savaşı Cepheleri
Kurtuluş Savaşı'nda ki Cepheler
İç Cephe:
1920 yılında Kurtuluş Savaşı ve sırasında ayaklanma çıkaran ve yağmaya girişenleri, bozguncuları, orduya ait silah ve mühimmatı çalanları, casusları, asker kaçaklarını, Millî Mücadele'yi engelleme amacıyla propaganda yapanları yargılamak için İstiklal Mahkemeleri kuruldu.
Yine Ağustos 1921'de Tekalif-i milliye Kararları yayımlandı ve halk ulusal yükümlülüklerini yerine getirmeye teşvik edildi. Bazıları Anadolu topraklarının bir bölümünde yeni bir devlet kurmayı amaçlayan, bazıları ise saltanat ve hilafet yanlısı olanlar tarafından çıkarılan isyanlar bastırıldı. Ülke içindeki Ermeni ve Rum azınlıkların dış destekli isyanları da büyümeden bastırıldı.
Doğu Cephesi:
Dünya Savaşı sonunda Kuzeydoğu Cephesi Müttefik Devletler'in talebi doğrultusunda 1914 Osmanlı-Rus sınırına çekilmişti. Bu sınır Ardeşen-Yusufeli-Oltu-Bayezit hattından geçiyordu. Sınırın öte yanında 1918'de Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti kuruldu. Doğu Cephesindeki gelişmeler Rusya İmparatorluğu'nun 1917 yılından sonra içinden geçtiği süreçle çok yakından alakalıdır. Şubat Devrimi ile yıkılan Çarlık rejimi Ekim Devrimi ile birlikte yerini Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti'ne bırakır. Bu iktidar değişikliği hem Rusya içinde hem de uluslararası güçler nezdinde direnişle karşılaşır. Patlak veren ve çok kanlı geçen Rus İç Savaşı bu döneme denk düşer.
1920 Eylülünde Türk-Sovyet mutabakatının sağlanması üzerine 28 Ekim 1920'de Kâzım Karabekir komutasında harekete geçen Türk kuvvetleri, 10 gün süren bir harekât sonunda Ermenistan'ı kesin yenilgiye uğrattı. Bu harekâtta Türk tarafından 6 asker öldü, Ermeniler tarafında ise 95 asker öldü. 1 Aralık'ta imzalanan Gümrü Antlaşması ile Türk-Ermeni sınırı, 1878 öncesindeki Osmanlı-Rus sınır hattına çekildi. Bu sınır, bugünkü Türkiye-Ermenistan sınırıdır. 2 Aralık'ta Kızıl Ordu, Ermenistan'ı işgal ederek bağımsız Ermenistan'ın varlığına son verdi. Sonrasında 16 Mart 1921 günü imzalanan Moskova Antlaşması da iki ülke arasında önem taşıyan belgelerdendir. Bu antlaşmalar sürmekte olan Türk Kurtuluş Savaşı sırasında uluslararası kamuoyunda yasal olarak tanınan İstanbul Hükûmeti'ne rağmen Ankara Hükûmeti tarafından uluslararası alanda imzalandığı için diplomasi alanında da çok önemli yer tutar.
Güney Cephesi:
Türk-Fransız Cephesi veya Güney Cephesi Kurtuluş Savaşı Milli kuvvetlerin Fransız lejyoner birliklerine (Fransız, Cezayir ve Ermeni Askerlerinden oluşan) karşı verdikleri savaşı kapsamaktadır. Birleşik Krallık Musul, İskenderun, Kilis, Antep, Maraş, Elbistan ve Urfa’yı işgal ettiler. Fransızlar ise Adana, Mersin ve Osmaniye’yi işgal ettiler.
İşgalin sonlandırılmasında Molla Mehmet Karayılan 6400 civarında şehit vererek Fransızlara kendi birliğinin onlarca misli kayıp verdirdi. Böylece Karayılan, Antep'te efsane oldu. Bugünkü Adana'nın ilçeleri Haçin (Saimbeyli),Sis (Kozan) ve Pozantı'da Fransızların halka büyük zulmü oldu; Fransızlar Haçin'de annelerinin gözleri önünde çocukları kaynattılar ve büyük mücadeleler cereyan etti. En sonunda yörenin yönetim merkezi olan Sis(Kozan) Sancağı 2 Haziran 1920 günü yöre insanlarınca kurtarıldı.
Maraş’ta, Sütçü İmam’ın önderliğini yaptığı mücadele sonunda Maraş’ta tutunamayan düşman şehri terk etmek zorunda kaldı (12 Şubat 1920). Urfa şehrinde Ali Saip (Ursavaş) Bey tarafından teşkilatlandırılan Türk direnişi başarıyla sonuçlandı. Fransızlar 11 Nisan 1920’de şehri boşalttı. Antep halkı 1 Nisan 1920’de Fransızlara karşı ayaklandıysa da 9 Şubat 1921’de teslim oldu. TBMM, Fransa ile Ankara Anlaşması’nı imzalayarak Güney Bölgesi'nden çekildi.
Batı Cephesi:
Buradaki Savaşlar, İzmir-Bursa-Balıkesir-Kütahya-Eskişehir hattında gerçekleşti. Müttefik devletler tarafından 18 Nisan 1920'de Paris'in Sèvres banliyösünde ilan edilen Sevr Antlaşması Türkiye'den önemli bazı toprakların alınmasını ve Türk devletinin müttefikler kontrolü altında bir tür yarı-bağımsız statüde yönetilmesini öngörmekteydi. Türk tarafının anlaşmayı imzalamayı Mısak-ı Milliye'ye karşı bulduğu için müttefikler, Yunan ordusunu Anadolu içine sevk ettiler. Temmuz ayında Bursa, Ağustos'ta Uşak Yunanlar tarafından işgal edildi. Yıl sonunda Yunan ordusu Eskişehir ve Kütahya'yı tehdit etmeye başladı. Bu sırada çıkan Çerkez Ethem İsyanı Türk savunmasını zor durumda bırakarak, Yunanların mevzilerini ilerletmesine yardımcı oldu.
Batı Cephesi komutanlığına atanan İsmet Bey, Ocak 1921'de Birinci İnönü Muharebesi ve Mart 1921'de İkinci İnönü Muharebesi'nde Yunan ilerlemesini durdurdu. İnönü zaferleri, milli ordu projesinin başarısını kanıtlayarak TBMM hükümetinin otoritesini pekiştirdi, Milli Mücadelenin nihai zaferine olan güveni sağladı. 27 Mart'ta Afyon'un kaybedilmesi bu zafer duygusunu ancak kısmen gölgeleyebildi. Temmuz 1921'de Yunan Kuvvetleri Garp Cephesi ordularını Kütahya-Eskişehir Muharebelerinde yenilgiye uğratarak çevirme harekatıyla yok etmek üzereyken, komutayı bizzat ele alan Mustafa Kemal ve Fevzi Paşa, Türk birliklerini süratle geri çekerek Sakarya nehri kıyılarına çektiler.
Ancak 23 Ağustos - 13 Eylül arasında süren Sakarya Meydan Muharebesi ile Yunan taarruzu püskürtüldü.Halkın kendine güveni tazelendi,ayrıca kaybedilen subay sayısı fazla olduğu için Gazi Mustafa Kemal Paşa zaferden sonra bu savaşı "Subaylar Savaşı" olarak nitelendirdi. Bu zafer nedeniyle Başkomutan Mustafa Kemal Paşa TBMM tarafından Mareşal rütbesine yükseltildi ve Gazi payesi verildi.
Nihayet 26 Ağustos 1922'de Afyon'un doğusundaki mevzilerden taarruza geçen Türk ordusu, 30 Ağustos'taki Dumlupınar Meydan Muharebesi'nde Yunan Ordusu'nu kesin yenilgiye uğrattı. Tamamen dağılan Yunan ordusunun boşalttığı Ege bölgesi birkaç gün içinde Türk kuvvetlerinin eline geçti. Nihayet 9 Eylül'de Türk orduları İzmir'e girerek Yunan işgaline son verdi.